Mavi Işık ve Kayıp Gülümseme masalı

Bir varmış, bir yokmuş…
Uzak diyarlarda, yemyeşil ormanlarla çevrili, kuş cıvıltılarının hiç eksik olmadığı, sakin ve huzurlu bir köy varmış. Bu köyde, neşeli ve meraklı bir çocuk yaşarmış. Adı Efe’ymiş. Efe, 9 yaşındaymış ve en çok sevdiği şey, akşamüstü köyün etrafında dolaşmak ve yeni şeyler keşfetmekmiş.

Bir gün, güneş batarken Efe gökyüzünde çok farklı bir şey fark etmiş. Köyün biraz ilerisinde, ormanın derinliklerinden mavi bir ışık yükseliyormuş. Işık o kadar parlakmış ki yıldızlarla yarışıyormuş. Efe meraklanmış ama biraz da korkmuş. Hemen koşarak annesine gitmiş.

“Anne, anne! Ormanın içinde parlayan mavi bir ışık gördüm!” demiş heyecanla.
Annesi gülümsemiş: “Belki de ateşböcekleridir, Efe. Akşamları onlar çok parlar.”
Ama Efe başını sallamış. “Hayır anne, bu çok daha parlaktı. Belki de ormanda bir şey olmuştur!”

O gece Efe uyuyamamış. Sürekli o mavi ışığı düşünmüş. En sonunda kendi kendine,
“Ben gidip bakacağım, belki köyümüze zarar verecek bir şeydir. Cesur olmalıyım,” demiş.

Ertesi sabah, güneş doğarken sırt çantasına biraz su ve annesinin yaptığı sıcak çöreklerden birkaç tane koymuş. Sonra ormana doğru yola çıkmış. Kuşlar cıvıldıyor, rüzgâr yaprakları hafifçe sallıyormuş. Yol boyunca Efe, hem biraz korkmuş hem de çok merak etmiş.

Bir süre sonra, dün gece gördüğü mavi ışığın geldiği yere varmış. Karşısında kocaman, parlak bir taş duruyormuş. Taşın ortasında, sanki bir gülümseme şekli varmış ama o gülümseme silikleşmiş gibiymiş. Efe yaklaşınca taş birden konuşmaya başlamış:

“Merhaba küçük çocuk,” demiş yumuşak bir sesle.
Efe şaşkınlıkla geri adım atmış. “Sen… sen kimsin? Nasıl konuşuyorsun?”
“Ben Gülümseyen Taş’ım,” demiş taş. “Bu ormanı korurum ama gülümsemem kayboldu. Eğer gülümsememi bulamazsam, ormandaki çiçekler solacak, kuşlar şarkı söylemeyi bırakacak.”

Efe, taşın üzüntüsünü görünce çok etkilenmiş. “Ben sana yardım ederim!” demiş kararlı bir şekilde.
Taş hafifçe parlamış. “Gülümsememi bulmak için üç küçük bulmacayı çözmen gerekiyor. Bulmacaları çözersen kayıp gülümsememi geri getirebilirsin.”

Efe çok heyecanlanmış. “Tamam! Hadi başlayalım.”

Birinci Bulmaca:
Taş, Efe’ye ormandaki en yaşlı ağacı göstermiş. “Bu ağacın gövdesinde gizli bir kelime var. O kelime, herkesin kalbini ısıtan bir şeydir.”
Efe düşünmüş, sonra ağaca yaklaşmış. Gövdeyi dikkatle incelerken bir kelime görmüş: Sevgi.
“Bulduuum!” diye bağırmış.
Taş hafifçe gülümsemiş. “Doğru cevap, sevgi!”

İkinci Bulmaca:
“Şimdi, ormanın derinliklerinde yaşayan küçük bir sincabın en sevdiği yiyeceği bul,” demiş taş.
Efe, ağaç dallarına bakmış ve bir sincabı fark etmiş. Sincap ona bakarken Efe çantasından bir çörek çıkarıp uzatmış ama sincap ilgilenmemiş. Sonra Efe yere bakınca bir sürü fındık görmüş.
“Tabii ki fındık!” demiş Efe gülerek.
Sincap mutlu bir şekilde fındığı almış ve ormanın derinliklerine doğru koşmuş.
Taş bir kez daha parlamış. “Harika!”

Üçüncü Bulmaca:
“Son bulmaca biraz daha zor,” demiş taş. “Bana herkesin sahip olduğu ama bazen unuttuğu bir şeyi söyle.”
Efe uzun uzun düşünmüş. Bir süre sonra yüzünde bir gülümseme belirmiş. “Mutluluk!” demiş.
O anda taş pırıl pırıl parlamış ve üzerindeki gülümseme tamamen geri dönmüş.

Taş sevinçle, “Teşekkür ederim, cesur Efe! Senin sayende orman yeniden canlı kaldı,” demiş.
Birden, mavi ışık gökyüzüne yükselmiş ve ormandaki çiçekler daha parlak açmış, kuşlar daha güzel şarkılar söylemeye başlamış.

Efe, taşın ona hediye ettiği minik bir kristali cebine koymuş ve köyüne geri dönmüş. Köylüler Efe’nin anlattıklarına çok şaşırmış. O günden sonra Efe, köyde “Cesur Kalpli Efe” olarak tanınmış.

Ve her gece yatağına girdiğinde cebindeki küçük kristale bakıp fısıldarmış:
“Gerçek gücün, sevgi ve mutlulukta saklı olduğunu asla unutma.”

Gökten üç elma düşmüş:
Biri bu masalı dinleyen çocuklara,
Biri Efe’ye,
Biri de kayıp gülümsemesini bulan Gülümseyen Taş’a. 🌟

Masaldan çıkarmamız gereken ders nedir ?

Bu masal bize, sevgi, mutluluk ve cesaretin hayatımızdaki en önemli değerler olduğunu öğretir. Efe’nin, köyünü ve ormanı korumak için gösterdiği cesaret, bizlere zorluklar karşısında korkmadan adım atmamız gerektiğini hatırlatır. Bazen bir sorunla karşılaştığımızda çözüm basit gibi görünse de, onu bulmak için düşünmek, denemek ve vazgeçmemek gerekir.

Taşın gülümsemesini geri getirmek için Efe’nin verdiği cevaplar da çok anlamlıdır. Sevgi, insanlar ve doğa arasındaki en güçlü bağdır. Mutluluk, hem kendimizi hem de çevremizi aydınlatan bir ışık gibidir. Eğer bu iki duyguyu kaybedersek, tıpkı ormandaki çiçeklerin solması gibi hayatımız da renksizleşir.

Masal bize ayrıca küçük iyiliklerin büyük değişimler yaratabileceğini gösterir. Efe’nin bir sincaba verdiği fındık, sevginin ve paylaşmanın gücünü anlatır. Bu nedenle, başkalarına yardım etmekten ve güler yüz göstermekten asla vazgeçmemeliyiz. Çünkü gerçek mutluluk, yalnızca kendimizi değil, etrafımızdakileri de mutlu edebildiğimizde ortaya çıkar.

Kısacası, bu masal bize cesur, sevgi dolu ve mutlu bir kalbin dünyayı değiştirebileceğini anlatır. 🌱

Yorum yapın