Zeynep’in Sessiz Saati

Bir varmış bir yokmuş, deniz kıyısına yakın, rengârenk evlerin olduğu küçük bir kasabada Zeynep adında 9 yaşında tatlı bir kız yaşarmış. Zeynep çok neşeli, çok meraklıymış ama bazen gün içinde kafası karışır, içi dalgalanırmış.

Bir gün öğretmeni, sınıfa yeni bir şey öğretmiş:

“Herkesin bir sessiz saati olmalı,” demiş gülümseyerek.
“Bu saat içinde kendimizi dinleriz, nefes alırız, düşüncelerimize sarılırız.”

Zeynep ilk başta ne anlama geldiğini pek anlamamış. “Sessiz olmak ne işe yarar ki?” diye içinden geçirmiş. Ama yine de denemeye karar vermiş.

O akşam, okuldan geldikten sonra odasına çekilmiş. Oyuncaklara, tablete, müziklere dokunmamış. Yastığına sarılmış, gözlerini kapatmış. Sadece derin bir nefes almış ve sessizce beklemiş. Önce biraz sıkılmış ama sonra pencereden gelen kuş seslerini duymuş. Rüzgârın hafifçe perdeyle oynamasını fark etmiş. Kalbinin ritmini hissetmiş.

Sonra aklından bir sürü güzel düşünce geçmiş:
“Bugün arkadaşım Efe bana gülümsedi. Öğretmenim ödevimi beğendi. Annem, en sevdiğim çorbayı pişirdi…”

Zeynep birden yüzünde kocaman bir gülümsemeyle gözlerini açmış.

“Ne güzelmiş sessizce düşünmek!” demiş kendi kendine.

Ertesi gün okulda bu deneyimini arkadaşlarına anlatmış. Birlikte teneffüs arasında “sessiz dakika” yapmışlar. Herkes birer dakika boyunca gözlerini kapatıp güzel bir anı düşünmüş. Kimisi denizi, kimisi ailesini, kimisi ise en sevdiği oyuncağı hayal etmiş.

O günden sonra Zeynep, her gün kendine küçük bir “sessiz saat” ayırmış. İçinde ne olduğunu anlamaya, duygularını fark etmeye başlamış. Artık bir şeylere üzülünce hemen bağırmak yerine, önce sessizliğe kulak veriyormuş.

Zeynep’in sessiz saatleri onu daha huzurlu, daha düşünceli ve daha neşeli bir çocuk yapmış. Çünkü bazen bir şey söylemeden de dünyayı anlayabilirmiş insan.

Ve masal da burada sessizce son bulmuş. 🌟

Yorum yapın