Bir varmış, bir yokmuş… Uzak diyarlardaki yemyeşil bir köyde Elif adında gülmeyi çok seven bir kız çocuğu yaşarmış. Elif’in kahkahası o kadar tatlıymış ki, güldüğünde kuşlar ötüşünü keser, çiçekler bile hafifçe sallanırmış. Ama Elif’in en sevdiği şey, herkesin yüzünü güldürmekmiş.
Bir gün Elif, köyün dışında oynarken yerde parlayan minik bir kesecik bulmuş. Üzerinde “Gülme Tohumları” yazıyormuş. Merakla keseyi açmış ve içinden rengârenk minicik tohumlar çıkmış. Yanında da altın harflerle yazılmış bir not varmış:
“Bu tohumları sadece iyi kalpliler ekerse büyürler. Onları gülen yüzlerle sulamalısın!”
Elif çok heyecanlanmış. Tohumları dikkatlice avuçlarına almış ve köyün en güzel yerine bir çiçek bahçesi kazmaya başlamış. Her tohumu sevgiyle toprağa yerleştirmiş, sonra da kocaman gülümsemiş.

“Acaba gerçekten işe yarayacak mı?” diye düşünürken, toprak hafifçe titremiş. Birden bire topraktan minicik çiçekler çıkmaya başlamış. Ama bu çiçekler sıradan değilmiş — her biri gülüyormuş! Biri kıkırdıyor, biri mırıldanıyor, diğeri kocaman kahkahalar atıyormuş. Hatta rüzgâr bile gülmeye başlamış.
Bu bahçe o kadar güzelmiş ki, köydeki herkes Elif’in yanına gelmiş. Ne zaman biri üzülse, Elif onu bahçeye getirirmiş. Oradaki çiçeklerin neşesi herkese bulaşırmış. İnsanlar içten içe gülmeye, yüreklerini hafifletmeye başlamış.
Bir sabah Elif uyanmış ve bahçeye gitmiş. Ama bir çiçek biraz solmuş gibiymiş. Hemen yanına gitmiş ve “Neden üzgünsün küçük çiçek?” diye sormuş. Çiçek hafifçe fısıldamış:
“Bir süredir sen gülmüyorsun Elif… Sen gülmezsen biz de gülmeyiz.”
Elif o an fark etmiş ki son günlerde çok yorulmuş ama kimseye belli etmemiş. Hemen derin bir nefes almış, gözlerini kapamış ve en güzel hatırasını düşünmüş: babasının onu sırtına alıp gökyüzünü gösterdiği günü… Ve birden içten bir kahkaha atmış.
O kahkahayla birlikte bahçe tekrar canlanmış. Tüm çiçekler, kuşlar, böcekler ve hatta güneş bile biraz daha parlak gülümsemiş. Elif o günden sonra kendini de mutlu etmeyi öğrenmiş. Çünkü birinin başkasını güldürebilmesi için önce kendi kalbinin de neşeyle dolu olması gerektiğini anlamış.
O günden sonra köye “Gülme Bahçesi” denmiş. Elif’in gülüşüyle büyüyen bu masalsı yer, çocukların rüyalarına bile girermiş. Kim bilir, belki bu gece sen de o bahçeye yürürsün rüyanda, bir çiçeğin kahkahasını duyarsın…
SON 🌼